özdağ; “türkiye’de İlk çözüm Sürecini Atatürk Başlattı”
ÖZDAĞ; “TÜRKİYE’DE İLK ÇÖZÜM SÜRECİNİ ATATÜRK BAŞLATTI” AK Parti Manisa İl Danışma Meclisine katılan AK Parti Manisa Milletvekili Doç
Yayınlanma :
26 Ağustos 2015 18:11
Güncelleme
: 26 Ağustos 2015 18:11


ÖZDAĞ; “TÜRKİYE’DE İLK ÇÖZÜM SÜRECİNİ ATATÜRK BAŞLATTI” AK Parti Manisa İl Danışma Meclisine katılan AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ çözüm süreciyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özdağ, Türkiye’de ilk çözüm sürecini 1926-30 Ağrı ayaklanmalarında ve 1937-38 Dersim Olaylarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığını ifade etti. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ‘PKK Kandil amasız silahları bırakmalıdır’ sözünü hatırlatan AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, “PKK HDP Türkiye’ye ve çözüm sürecine hiç inanmadı. Ay yıldızlı Türk bayrağına, İstiklal Marşı’na, Üniter Yapıya hiç inanmadılar ve saygı duymadılar. Tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek millete inanmadılar. PKK bir an olsun silahı bırakmak istemedi. Daha önce de ifade ettim çözüm süreci nedeniyle meydanlarda AK Parti’yi vurmak isteyecekler. Ama biliyorlar mı ki ilk çözüm sürecini kim başlattı? İlk çözüm sürecini 1926-30 Ağrı ayaklanmaları ve 1937- 38 Dersim olaylarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk başlatmıştır” dedi. BÜYÜK İSRAİL VE ERMENİ DEVLETİNİ KURMAK İSTİYORLAR Mustafa Kemal Atatürk’ün Dersim olayları başladığında Seyit Rıza’yı ve Baytar Nuri’yi ayaklanmayı başlatanlarla görüşmeleri için aracı olarak gönderdiğini kaydeden AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, “Görüşmeleri için gönderirken de ‘Gidin onlarla konuşun. Ayaklanmadan vazgeçsinler. Vazgeçerlerse onları affedeceğim’ dedi. Onlar, ‘Hayır’ dediler. Seyit Rıza’nın oğlu karşı aşiret tarafından öldürüldü. Karşı Aşiretten de 17 kişiyi Seyit Rıza öldürdü. Fırat’ın kenarına bir karakol yaptık. Bu karakoldaki 37 askerimizi boyunlarını keserek öldürdüler. Buna rağmen Atatürk bir kez daha onlara haber gönderdi. ‘Teslim olsunlar’ dedi. Teslim olmadılar. Sonra yakalanarak idam edildiler. Bir başka çözüm sürecini Dersim isyanından önce yine Mustafa Kemal Atatürk yaptı. 1926-30 yıllarında Ağrı ayaklanmaları. Bu olaylarda ilk defa dağlara çıktılar. Çıkarken de Ermenilerle, Ruslarla bir olup çıktılar. Ağrı’da bir büyük Ermenistan Devleti kurmak istediler. Zaten o günde bugünde onların asıl amacı Kürdistan Devleti değil. Büyük İsrail ve Ermenistan Devletini kurmak. Atatürk o yıllarda yine haber göndererek, “Dağlardan inin. İnerseniz genel af ilan edeceğim ve cezaevindekileri boşaltacağım. Sizleri de affedeceğim. Arazilerden sürgüne gönderilenleri bağışlayacağım. Gelin bu hevesinizden vazgeçin” dedi. Vazgeçmediler ve ardından ordu 25 Eylül 1930 tarihinde bu ayaklanmayı bastırarak sonlandırdı. Ayaklanmanın bastırılmasının ardından Adana Ağırceza Mahkemesinde yargılanan 34 kişi idam cezasına çarptırıldı. 1938’de Karaköse olan ilin adı Ağrı olarak değiştirildi” dedi. İP ATARAK MİLLİYETÇİ OLUNMAZ 1999 yılında Bülent Ecevit – Devlet Bahçeli Başkanlığında bir koalisyon hükümeti kurulduğunu ve bu koalisyonda ‘Biz bir çözüm süreci yapalım’ dediğini hatırlatan Özdağ, “Abdullah Öcalan’ın idamı onaylanmıştı. İdam onaylandıktan sonra kararın Meclise gitmesi gerekiyordu. O dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, ANAP’ın o dönemki lideri Mesut Yılmaz ve MHP lideri Devlet Bahçeli 7 saat 20 dakika görüştüler. Görüşme sonucunda Abdullah Öcalan’ın idam kararının Meclise gönderilmemesine karar verdiler. Bülent Ecevit Hakkın rahmetine kavuştuğu ve Mesut Yılmaz’da siyaseti bıraktığı için Bahçeli’ye soruyorum; O idam kararını neden Meclise göndermediniz? Sayın Devlet Bahçeli! Siz Anayasa komisyonunda 7 üyeniz vardı biri oylamaya katılmadı. Birisi evet 5 üyeniz ret verdi. Eğer MHP Milletvekillerinin tamamı evet oyu verselerdi Öcalan’ın idam kararı kalkmayacaktı. MHP, hükümet ortağının Öcalan’a verilen idam cezasını müebbet hapse çeviren kanun teklifine göz yummuş, hükümet ortaklığını yani koltuk sevdasını bebek katilinin idamına yeğlemiştir. Bahçeli, milletin ve Türk adaletinin kendisine emanet ettiği ipi, seçim meydanlarında yine millete atma gafletini göstermiştir. Diğer koalisyon ortakları DSP ve ANAP Milletvekilleri idamın kaldırılması yönünde karar verdiler. Neden o zaman tüm MHP Milletvekillerinin tamamı evet oyu vermediler? Evet oyu vermeyişlerinin ardındaki sebep ‘Acaba terörü önleyebilir miyiz’ düşüncesiydi. Bizde çözüm sürecini denedik. Hep bize ‘Bu insanlar dağdalar, hep insanlar dağa çıkıyor ve ölüyor. Terörle mücadelede Bir Trilyon Dolar toplam paramız harcandı. Türkiye’nin yıllık bütçesi 500 Milyar Dolar. Yani Türkiye’nin 2 yıllık bütçesinin tamamı buraya harcanmış. Orada çok değerli maden yatakları var. Terörü yeneceğiz ve orada ki yer altı ve yer üstü zenginlikleri en verimli şekilde kullanarak Türkiye’nin süper ülke olmasına kaynak yaratacağız” dedi. PKK VE HDP’NİN ÇOBANLIĞINI 10 EMPERYALİST DEVLET YAPIYOR 1986 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın o dönemde Başbakan olduğu hatırlatmasında bulunan Özdağ, “İsrail’in ve körfez ülkelerinin suya ihtiyacı vardı. 1991 yılında Amerikalı bir şirket Türkiye’ye gelerek Seyhan ve Ceyhan barajlarının denize dökülen kısmını ‘Acaba İsrail ve Körfez ülkelerine gönderebilir miyiz” diyerek diyerek çalışma yaptılar. Götürme kararı aldılar metreküpü 1,5 Dolara mal olur görüşü hakimdi. Ama denizden su arıtmaya kalkarlarsa o zaman metreküpü 5 Dolara mal oluyordu. O zaman İsrail Hükümeti, ‘Türkiye ile anlaşalım’ dedi. Körfez ülkeleri ‘İsrail varsa biz yokuz’ dediler. Bu denli önemli madenlerimiz mutlaka bizim büyük zenginliğimizi gösteriyor ama en büyük zenginliğimiz ülkenin dört bir yanında bol miktarda bulunan su zenginliği. Bu nedenle bizi bölmek istiyorlar. Cumhurbaşkanımız bu kirli ve sinsi oyunu farketti, senaryoyu gördü. ‘Çözüm süreci’ dedi kendisi. Ama PKK-HDP buna inanmadı, çünkü onların bulundukları bölgede, siyasi ideolojilerinde belki de 10 emperyalist devlet bunları yönetiyor. Bunlar başkalarının maşaları. Paralel yapı, Aydın Doğan medyası bunlara destek veriyor. Geçmişte solcu, komünist geçinenler bunlara destek veriyor. PKK üç yıl süren çözüm süreci boyunca bine yakın eylem yaptı. Kobani olaylarında 49 kişiyi öldürdüler. Bunların hayalleri özerklik, Ermeni destekli Kürdistan, ayrı bir bayrak, ayrı bir İstiklal Marşı, ayrı bir toprak parçası ama yok öyle yağma! Her zaman söylüyorum bir kez daha burada söylüyorum. Son sözümüzü söylemedik daha” diye konuştu. ŞEHİTLERİMİZ DEVLET, VATAN, BAYRAK İÇİN CANLARINI VERİYORLAR Geçtiğimiz günlerde şehit cenazesinde gündeme oturan Yarbay Ali Alkan’ın sözlerine ve CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, ‘Yarbay Ali Alkan Kral çıplak demiş, 70 Milyonun sesi olmuştur’ sözlerine değinen Özdağ sözlerine şöyle devam etti; “Terörle mücadele ve askerlik o Yarbay’ın dediği gibi değildir. Askere gidenler bilirler ve göze alırlar askerde şehit olmayı. Şehitlerimiz vatan için, devlet için, bayrak için şehit oluyorlar. CHP Milletvekili Özgür Özel, ‘Yarbay sözleriyle kral çıplak dedi’ diyor. Eyy özel bırak sen kralı falan da önce şu PKK’yı kına. Bugüne kadar Özgür Özel PKK’yı kınamış mı? Kınadığını göreniniz var mı? CHP’nin içinde yine Sezgin Tanrıkulu diye biri var. CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı. 2007’de Diyarbakır’da bir bombalı eylem olmuştu. Terkos’un içine yerleştirilen bomba sonucu 3 kişi ölmüş 7 kişi yaralanmıştı. Olayı Türk İntikam Tugayları adlı bir örgüt üstlenmişti. Sezgin Tanrıkulu bu hadiseden sonra olay mahalline giderek orada çok cafcaflı ifadeler kullanmıştı. Emniyet ve İstihbarat teşkilatı çok kapsamlı bir çalışma yaparak Türk İntikam Tugayı diye bir site kurulduğunu olayın ardından da hemen kapatıldığını tespit ederek böyle bir örgüt olmadığı o isim altında PKK’lıların bu eylemi gerçekleştirdiklerini belirtmişlerdi. Bu olayın faili 3 PKK’lıydı. Failler bulunduktan sonra Sezgin Tanrıkulu ve yanındakilerin yine olay mahalline gitmesi gerekiyor ve daha önceki konuşmalarından dolayı bir özür mesajı vermesi, PKK’yı kınaması gerekiyordu. Bunu yapmadılar. Eyy Sezgin Tanrıkulu yine Diyarbakır’da aynı yere gidip ‘Allah belanı versin PKK’ diye bağırabilir misin? Diyemezsin de, bağıramazsın da…” ERDOĞAN’IN ELLERİ ABDESTLİ, ONLARINKİN DE ASKER KANI VAR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Türkiye’de terörü başlatan Recep Tayip Erdoğan’dır’ sözlerine değinen Özdağ, “Eyy Kılıçdaroğlu! Yalan söylemek siyasetçiye hele hele bir siyasi parti liderine yakışmaz. Türkiye’de terörü başlatan halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilen ve ardı ardına 9 seçimden zaferle ayrılan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan değil. Aralarından bazıları şu an senin partin CHP’ye çöreklenen ve Milletvekilliği yapan 68 kuşağının kızıl komünistleridir. Yine onlardan biri olan Milletvekilleri Meclis’te kürsüye çıkarak, ‘Yolumuz Sinan Cemgil’in, Mahir Çayan’ın yoludur’ dedi. O adam partiden ihraç edilmedi. Sinan Cemgil, Mahir Çayan asker öldüren örgüt üyeleri, liderleriydi. Kılıçdaroğlu teröristi nerede arıyorsun sen? Recep Tayip Erdoğan’ın elleri temiz, abdestli ama senin o sözleri söyleyen arkadaşlarının ellerinde kan var. Asker kanı var” dedi. CHP SİYASİ AHLAKTAN EN SON SÖZ EDECEK PARTİDİR Özdağ sözlerini şöyle sürdürdü; Yine CHP’li Özgür Özel diyor ki, ‘Başbakan Davutoğlu, CHP’li, MHP’li Milletvekillerine Bakanlık teklif ederse siyasi ahlaksızlık olur’ diyor. Eyy Özgür Özel! Sen bilmez misin ki siyaset erdem, sabır ve ahlak sanatıdır. Daha ortada teklif yok sen nereden çıkartıyorsun bunları? Başbakanımız o Partilerin Genel Başkanlarıyla konuşacağım ifadesini kullanmıştı. Hem O partilerin Milletvekillerine meşru zeminde Bakanlık teklif etmek neden siyasi ahlaksızlık olsun ki? Anayasa ‘Seçim hükümetine giderken Parlamentoda temsil edilen partilerin Milletvekilleri Bakan olur’ diyor. Onların sayısı da 3-3-7 ve 11 olarak belli. MHP-CHP seçim hükümetine üye vermeyi kabul etmiyor. HDP ediyor. Böyle olunca da MHP Lideri Bahçeli, “AK Parti ile HDP birlikte giderler seçime’ diyor. Madem o kadar devletini, milletini düşünüyordun Sayın Bahçeli neden koalisyona ‘Hayır’ dedin. Özgür Özel siyasi ahlaksızlıktan bahsediyor değil mi? Ben daha önce Meclis konuşmuştum. O zaman bizim Bakanlarımız henüz yargılanmamıştı ve o konuşmamda masumiyet karinesini hatırlattım. İnsanlar yargılanabilir ama ceza alıncaya kadar masumdur. Eyy Özgür Özel! Sana şimdi siyasi ahlaksızlığı kimin yaptığını ve ne demek olduğunu anlatıyorum; CHP’liler olarak 11 Milletvekilini geceyarısı Bakanlık vaadiyle kendi partilerine transfer ettiler. Vaatlerini yerine getirdiler ve herbirine Bakanlık verdiler. Bu adamların hepsi Bakan oldular. Yıl 1977 Güneş Motel olayı. Siyasi ahlaksızlık buna denir. Başka partiden transfer edersin, Bakan yaparsın, sonra Başbakan olursun. Ondan sonra da kalkıp siyasi ahlaktan bahsedersin. Bunların dört tanesi yargılandı. Yüce Divan’a gittiler. Hırsızlık, irtikap, rüşvet suçlarından yargılandılar. Şimdi eyy Özgür Özel! Biz daha teklif dahi yapmadık ama siz CHP olarak Adalet Partisi Milletvekillerini transfer ettiniz. Bakanlık verdin. Onlardan dördü Yüce Divanda yargılanarak ceza aldı. Şimdi siyasi ahlaksız kim Özgür Özel? Bunun cevabını ver önce. Başbakanımız ve Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu’mu yoksa senin zamanında ki partin mi? Bugünkü CHP ve MHP Milletvekillerine Bakanlık teklifi Anayasa gereğidir, meşrudur, açıktır, kamuoyunun önünde yapılmaktadır. Kabul ederler ya da etmezler ayrı bir şeydir. Ama 1977’de ki Güneş Motel’de ki teklif gizlidir, siyasi etik ve ahlak kurallarına aykırıdır. ” şeklinde konuştu. Haber Merkezi