• Reklam
  • Reklam
Reklam

DÜNYA’DAKİ BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ARTAN HIZLA KAYBOLUYOR

Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Prof. Dr. Dinçer Ayaz, 22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı.

DÜNYA’DAKİ BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ARTAN HIZLA KAYBOLUYOR

Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Prof. Dr. Dinçer Ayaz, 22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı.

DÜNYA’DAKİ BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ARTAN HIZLA KAYBOLUYOR
Editor: Turgutlu Manşet
23 Mayıs 2019 - 09:58

Birleşmiş Milletler tarafından biyoçeşitlilik konularının anlaşılmasını ve farkındalığını artırmak için 22 Mayıs Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü'nün ilan edildiğini ifade eden Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Prof. Dr. Dinçer Ayaz, “Biyoçeşitlilik yediğimiz yemek, içtiğimiz su ve aynı zamanda soluduğumuz havadır. Ülkemiz dahil birçok ülkede biyoçeşitliliğin önemi ve gerekliliğini hatırlatmak için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bizde Ege Üniversitesi olarak Ülkemiz Biyoçeşitliliğinin kayıt altına alınması, korunarak gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için farklı disiplinlerde yürütülen çalışmalarla destek olmaktayız” dedi.
Dünya’nın, geçmişten günümüze beş kez türlerin kitlesel yok oluşuna sahne olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dinçer Ayaz, “ Son yok oluş günümüzden 65 milyon yıl önce dinozorların ve diğer birçok türün kaybolduğu zamanlardı. Önceki dönemlerde kitlesel yok oluşlar ve ekosistem değişimleri, iklim ve atmosferin kimyasındaki küresel değişimler, asteroitler ve volkanizma üzerindeki etkiler tarafından yönlendirildi. Günümüzde, gezegendeki bir türün  insan  ve diğerleri arasındaki kaynaklar için rekabeti bir sonucu olan 6. toplu yok oluşun gerçekleşmesine şahit oluyoruz” diye konuştu.
Dünya’da biyolojik çeşitliliğinin büyük risk altında ve gün geçtikçe artan hızla kaybolduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dinçer Ayaz, “Türlerin neslinin tükenmesi ve ekosistemlerin bozulması hızla ilerliyor ve hızlanıyor. Dünya geçmiş yok oluşlardan 100 ila 1000 kat daha hızlı bir şekilde türlerini kaybediyor. “Biyoçeşitlilik krizi”  yani türlerin hızla kaybedilmesi ve ekosistemlerin hızlı bir şekilde bozulması  muhtemelen küresel iklim değişikliğinden daha büyük bir tehdittir ve insanlığın Dünya üzerindeki sağlıklı ve istikrarlı geleceği için büyük bir tehdit oluşturuyor” dedi.  
“Tarımsal ürün çeşitlerinin yüzde 90'ından fazlası kayboldu”
Son 100 yılda, tarımsal ürün çeşitlerinin yüzde 90'ından fazlasının kaybolduğunu söyleyen Prof. Dr. Dinçer Ayaz,  “Evcil hayvanların ırklarının yarısı kaybedildi ve dünyanın 17 ana balıkçılık alanının tümü şu anda sürdürülebilir sınırlarının altında veya üstünde avlanmaktadır. Yerel olarak çeşitlendirilmiş gıda üretim sistemleri, ilgili yerli, geleneksel ve yerel bilgiler dahil olmak üzere tehdit altındadır. Bu düşüşle birlikte, tarımsal biyolojik çeşitlilik yok olmakta, ayrıca geleneksel tıp ve yerel gıdalar hakkındaki temel bilgiler de yok olmaktadır. Çeşitli besinlerin kaybı, hastalıklar veya diyabet, obezite ve yetersiz beslenme gibi sağlık riski faktörleriyle doğrudan bağlantılıdır ve geleneksel ilaçların mevcudiyeti üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir” diye konuştu.
Bu yıl düzenlenecek Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü kutlamalarında, gıda ve sağlığın temeli olarak biyolojik çeşitliliğe odaklanıldığını ifade eden Prof. Dr. Dinçer Ayaz, “Tema, bilgi birikiminden yararlanmayı, gıda sistemlerimizin, beslenme ve sağlığımızın biyolojik çeşitlilik ve sağlıklı ekosistemlere bağımlılığı konusundaki farkındalığı yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Aynı zamanda, iklim değişikliğinin azaltılması ve adaptasyonu, ekosistemlerin restorasyonu, daha temiz su ve sıfır açlığın da dahil olduğu diğer Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine katkıda bulunurken, aynı zamanda Dünya'daki insan varlığı ve refahı için doğal sistemlerimizin sağladığı çeşitliliği de kutluyor. Birleşmiş Milletlerin bu yıl hazırlamış olduğu raporda, bireyden tüm ekosistemlere kadar biyolojik çeşitlilik insan sağlığı ve refahı için hayati öneme sahip olduğu vurgulanıyor. Biyoçeşitlilik yediğimiz yemek, içtiğimiz su ve aynı zamanda soluduğumuz havadır. Ülkemiz dahil birçok ülkede biyoçeşitliliğin önemi ve gerekliliğini hatırlatmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bizde Ege Üniversitesi olarak ülkemiz biyoçeşitliliğinin kayıt altına alınması, korunarak gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için farklı disiplinlerde yürütülen çalışmalarla destek olmaktayız” dedi.